Dijital platformlarda elde edilen kazançların vergilendirilmesine dair öneriler
Dijital platformlarda elde edilen
kazançların vergilendirilmesine dair
öneriler
Kıdemli Konu Uzmanı, PwC Türkiye
Dünya Gazetesi
19 Şubat 2021
Özellikle son yirmi
yılda teknoloji çok hızlı gelişti ve hayatımıza dijital ekonomi kavramı girdi.
Bu kavramın ağırlığı her geçen gün artarken hukuk ve vergi alanındaki
gelişmelerin ne yazık ki teknolojidekine paralel bir hızda gerçekleştiğini
söylemek mümkün değil.
Herhangi bir faaliyetin nasıl vergilendirileceğine
karar verebilmek için öncelikle o faaliyetin nasıl gerçekleştiğini iyi anlamak
lazım. Bu nedenle, bugünün dijital ekonomisinin unsurları olan faaliyetlerin
nasıl vergilendirileceğine karar vermeden önce teknolojisini iyi anlamak
gerekiyor.
Günümüzde artık
yepyeni para kazanma şekilleri, daha önce olmayan piyasalar, yeni pazarlama
stratejileri var. Ve karakteristik özelliklerini teknolojinin şekillendirdiği
mükellef adayı yepyeni bir nesil var. Son dönemlerin hiç bitmeyen
tartışmalarından biri şüphesiz yeni nesli anlamak, onlara ulaşmak, onlarla
iletişim kurabilmek etrafında dönüyor. Bugün bu konuyu vergi kanunları boyutu
ile ele alıp Gelir Vergisi Kanunu özelinde gerçek kişilerin vergilendirilmesine
yönelik bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Sosyal medyada dolaşan eğlenceli bir video var. İki
gence çevirmeli telefonu kullanarak bir numarayı aramaları için belli bir süre
veriliyor ve gençler bunu yaparken gerçekten çok zorlanıyor. Dijital ekonomi
ile vergi kanunları arasındaki ilişki bu videoda olanlardan çok farklı değil.
Bugün youtube, google, instagram veya diğer benzer dijital platformlar
üzerinden gelir elde edenlere vergi kanunlarının söylediği şey çevirmeli
telefonla fotoğraf göndermeye benziyor.
Öncelikle dijital dünyanın yarattığı yeni gelir
kaynaklarından birkaç örnek verelim:
·
Youtube
kanallarında içerik paylaşarak gelir elde etmek,
·
Instagram, twitter,
youtube gibi platformlarda ürün tanıtımı yaparak gelir elde etmek,
·
İnternet siteleri
üzerinden google adsense veya diğer platformların reklam gelirlerinden pay
almak,
·
Bir sosyal medya
hesabını, bir internet sitesini satmak,
·
Oyun platformlarında
oyun içi ürünleri alıp satmak,
·
Dijital ortamda
tasarımlar yapmak, sanat eserlerini dijital ortamda sergilemek, satış veya
·
kiralama geliri elde
etmek,
·
Dijital ortamda
dersler vermek,
·
Bazı dijital
platformlarda proje bazlı işler alıp bunları teslim etmek,
·
Kripto para
yatırımlarından gelir elde etmek
Dijital bir ortamda
birkaç basit adımda hesap açabiliyorsunuz ve bu hesap üzerinden kazanç elde
edebiliyorsunuz. Fakat iş bu kazancın vergisini ödemeye gelince mükellefiyet
açtır, defter tut, fatura düzenle, her ay beyanname ver gibi detaylı süreçlerle
uğraşmanız gerekiyor. Telefon örneğimizde gençleri zorlayan şey çevirmeli
telefonun kompleks yapısı değil, onları asıl zorlayan akıllı telefonlarda sesli
bir komutla yapabilecekleri bir arama için “bu kadar zahmete girmeye ne gerek
var” sorusunu zihinlerinden atamamaları. Yeni nesil ile iletişim kurmanın yolu
şirin animasyonlar hazırlamak değil, onları bu tür gereksiz prosedürlerle
uğraştırmadan zamanlarını gerçekten yapmak istedikleri işlere ve hobilere
ayırmalarına imkan tanımaktır. Pek çoğu lise veya üniversite öğrencisi olan ve
bir şekilde harçlığını çıkarıp gelir elde etmeye çalışan bu insanların en büyük
problemi vergilemedeki detay prosedürler, formlar, beyannameler vb. diğer
işlemler.
Bu yıl başında yürürlüğe giren ve evde imal edilen
ürünlerin dijital platformlar aracılığı ile satılmasına imkan tanıyan Gelir
Vergisi Kanunu 9/10 maddesinde örnek oluşturacak bir düzenleme mevcut. Bir
ticari banka hesabı üzerinden tahsilat yapmak ve banka tarafından %4 gelir
vergisi kesintisi yapılması şartı ile esnaf muaflığı istisnasından faydalanmak
mümkün. Bu uygulamanın dijital ekonominin parçası olan pek çok faaliyet
alanında yaygınlaşması gerekir. Bu tür faaliyetlerde mal alım satımı olmadıkça
ve yanınızda çalışan insanlar olmadığı müddetçe hesap kitap işi çok karmaşık
değil. Bir banka hesabı yasal defter işlevini görebilir ve esnaf muaflığı
uygulamasındaki gibi banka tarafından yapılacak bir vergi kesintisini beyan
yükümlülüğünün yerine getirilmesini sağlar.
Tabiri caizse artık yepyeni bir oyun var sahada;
dijital ekonomi. Bu yeni oyuna yeni kurallar belirlenmeli. Dijital dünyada elde
edilen bazı kazanç türlerinin Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan gelir
türlerinden hangisine dahil edileceği bile bir tartışma konusu. Bu anlamda, çok
temel bir adım atılması gerektiğine inanıyorum. Gelir Vergisi Kanunu’na
“Dijital Gelirler” başlığı ile bir gelir türü ve bunu kapsamlıca ele
alacak bir bölüm eklenmeli ve bunların vergilendirilmesine ilişkin yeni
kurallar belirlenmeli. Aynı şekilde Vergi Usul Kanunu’nun belge düzeni ile
ilgili hükümleri bu yönüyle gözden geçirilmeli. Benzer şekilde sosyal güvenlik
açısından da yükümlülüklerin gözden geçirilmesi ve bu kişilerin gelirleri
oranında bir katkıda bulunmasına imkan tanınması gerekir.
Belirli bir sınırı aşan veya kendisi için daha
avantajlı olacağını düşünenlerin isterlerse yine gerçek usulde
vergilendirilmesine izin verilebilir.
Yıllardır sinema ve konser biletlerinin neredeyse
tamamı internet üzerinden satılmakta iken, bilet koçanının onaylatılmasını ve
eğlence vergisinin buna göre ödenmesini hükmeden bir madde bile güncellenmedi.
Bu tür yenilikler ortaya çıktıkça vergi kanunlarını buna uygun hale getirmek
gerekir. Bu tür adımları atmadığınızda yasal düzenleme kapsamına tam olarak
uymayan faaliyetlerin vergiye tabi olmayacağı yorumu bile yapılabilir.
Burada vatandaşlarımızın pay alabileceği bir global
pastadan bahsediyoruz, milli gelire katkı sağlayacak bir faaliyet alanından,
döviz girdisini artıracak bir mikro işletme örneğinden. Mükellef olmayı
kolaylaştıralım, beyanı basitleştirelim, katılımı artıralım, soru işaretleri ve
kaygılar ortadan kalksın.
Youtube’tan elde
edilen her kazanç reklam geliri midir?
Youtube’a üye olmak çok kolay. Bir hesap açmak beş
dakikanızı bile almaz. Bir tatildeki anılarınızı kaydettiniz ve videoyu
youtube’a yüklediniz. Youtube, videonuzun belirli sayıda izlenmesi karşılığında
size kendi gelirinden pay veriyor. Bunun için youtube hesabınızın para kazanma
özelliğini açmanız yeterli. Tam da bu noktada vergi kanunlarımıza göre vergi
mükellefiyetinizi başlatmanız gerekiyor. Şimdi buradaki çelişkileri biraz
irdeleyelim.
Para kazanma özelliğini açmanız tabi ki bundan gelir
elde etme isteğinizin kanıtı. Fakat, yüklediğiniz tek bir videodan ömür boyu
para kazanma şansınız varken bunu neden yapmayasınız? Ama iş vergiye gelince,
bu kazanç düzenli bir şekilde tekrar ettiğinde ticari kazanç olarak görülüyor
ve defter tutma, fatura düzenleme, beyanname verme gibi yükümlülükleriniz
başlıyor. Neden mi? Çünkü youtube’tan elde edilen kazancın reklam geliri olduğu
şeklinde bir anlayış var ve reklam geliri elde ettiğinizde Gelir Vergisi
Kanunu’na göre bu kazancın türü ticari kazanç ve reklam geliri için basit
usulde vergilenme fırsatından da faydalanamıyorsunuz.
Daha çarpıcı olması açısından örneği değiştirelim.
Müzik yeteneği olan bir gençsiniz, söz yazdınız bestelediniz ve akıllı
telefonunuzun karşısına geçip gitarınızla şarkınızı söylediniz. Gece yarısı bu
videoyu youtube’a yükledikten sonra sabah uyandığınızda baktınız ki binlerce
kez izlenmiş.
Youtube’tan elde edilen kazançlar için verilen
özelgeler özetle şunu söylüyor; youtube’taki bir içerikten kaynaklı olarak
doğrudan bir kazanç elde ediyorsanız bu reklam geliridir ve ticari kazançtır,
herhangi bir istisna olmaksızın vergiye tabidir ve her türlü belge düzenine
uymanız şarttır. Fakat, örneğimizdeki şarkının, videonun yayınlanma hakkını bir
ajansa devrederseniz, bunun karşılığında alacağınız para telif kazancı
kapsamında değerlendiriliyor ve belli şartlar altında istisna uygulanıyor. Bir
başka şekilde ifade edelim; şarkınız youtube’ta yayınlanınca elde ettiğiniz
kazanç ticari kazanç oluyor, spotify’da yayınlanınca telif kazancı. Bu bir
çelişki değilse nedir?
Sosyal medya platformlarının yarattığı en büyük
değişiklik, aracıları ortadan kaldırabilmesi. Özellikle sanat alanında bir
yeteneğiniz varsa kendinizi göstermek için Unkapanı’ndaki plakçıların
kapısını çalmak, veya sanat galerilerini dolaşmak ya da yayınevlerine
dosyalar göndermek zorunda değilsiniz. Sosyal medya bu işlevleri görebildiği
gibi insanların yetenekli olduğu alanlarda herhangi bir aracıya ihtiyaç
duymadan para kazanmalarına imkan tanıyor.
Vergi konusuna dönersek, bir şarkıyı, bir filmi bir
ajansa satarsanız gelirinize telif kazancı denirken, doğrudan youtube’ta
yayınladığınızda ticari kazanç denmesi çok doğru bir değerlendirme değil. Her iki
durumda da telif kazancı olmalı. İçerik sağlayan kişiler youtube’u bir medya
platformu olarak görüyor ve kazançlarını artırma motivasyonu da daha ilgi
çekici içerikler hazırlamaya dayanıyor. Bunun medya dünyasındaki reyting
mantığından hiçbir farkı yok. Reklam gelirini elde eden youtube’un kendisi
iken, youtube ziyaretçileri yayınlanan içeriği takdir etmekten dolayı
reklamlara katlanıyor ve hatta bazısı reklamlar görünmesin diye abonelik ücreti
ödüyor. Radyo ve televizyonlar gibi youtube da reklam geliri ve abonelik geliri
elde eden bir platform ve içerik sağlayan kullanıcılara kendi gelirlerinden
belli bir payda ödeme yapıyor. Böyle bir iş modelinde içerik sağlayan
insanların reklam geliri elde ettiğini söylemek doğru bir yaklaşım değil.
Bir gelirin reklam geliri sayılabilmesi için reklam
verenle anlaşmayı geliri elde edenin yapmış olması beklenir. Youtube yayını
sırasında, instagramda, facebook’ta veya twitter’da ürün tanıtımı yapan kişinin
kazancı reklam geliridir ve dolayısıyla ticari kazançtır, bunda herhangi bir
tartışma yok, fakat özgün içerik sağlayan kişiler açısından kazanç türünün
telif kazancı olacağına dair düzenlemelere ihtiyaç olduğu kesin. Reklam geliri
elde eden kişiler için de yine beyan yükümlülüğünün yazımın başında
bahsettiğim şekilde kolaylaştırılması gerektiğine inanıyorum. Bu kişilere
defter tutturmak, fatura düzenletmek, beyanname verdirmek “bu geliri elde
etmeyin” mesajı vermekten farksız.
Bu konuda sıkıntı yaşayan bir başka grup ise ticari
kazanç elde etmek konusunda kısıtlamaya tabi olan memurlar. Mesleki bilgisini
dijital dünyada, mesleğine zarar vermeyecek şekilde, gelire dönüştürmeleri
mümkünken ticari kazanç kısıtlaması bu insanların ellerini kollarını bağlıyor.
Kazancın türünü farklılaştırmak bu konudaki sıkıntının da çözülmesini sağlar.
Youtube’tan gelir elde edip beyan kısmını atlayan pek
çok kişi ciddi cezalarla karşılaşıyor. Özellikle özel usulsüzlük cezaları elde
edilen kazanç ile orantısız bir yaptırım haline dönüşebiliyor.
Genç girişimci desteğinden faydalanması mümkün olanlar pişmanlıkla beyanda
bile bulunsalar işe başlamayı zamanında bildirme şartını sağlamadıkları için bu
teşvikten faydalanamıyorlar.
Bu tarz gelirler elde eden kişiler için özel bir vergi
mükellefiyeti tesis edilebilir. Bu işlemlerin tamamı dijital ortamda
gerçekleşiyor. Bu işlemlerden elde edilen kazançların bir banka hesabından
geçmesini şart koşarak defter tutma, fatura düzenleme ve beyanname yükümlülüğü
ortadan kaldırılabilir. Hasılat üzerinden belli bir oranda yıllık beyan
şeklinde veya kaynağında kesinti yoluyla (banka tarafından) vergileme yapılarak
gelir vergisi ve KDV yükümlülüğünü karşılayacak şekilde verginin tahsil
edilmesi sağlanabilir. Bu gelirleri elde eden kişilerin de gece huzurla uyuması
sağlanmış olur.
Adsense reklam
gelirleri
Vergi kanunlarında dijital işyeri ve dijital alan
kavramlarının tanımlanması gibi bir ihtiyaç var. Bir internet sitesi günümüzde
artık bir dijital işyeridir ve sitede yer alan sayfalar da dijital alanlardır.
Bina duvarlarına reklam verilmesi şeklinde elde edilen
gelir nasıl gayrimenkul sermaye iradıkapsamında kira geliri sayılıyorsa,
dijital alana reklam alınmasından kaynaklı kazanç da dijital alan kira geliri
kabul edilmeli ve buna özel düzenlemeler yapılmalı. Bu şekilde bir düzenleme bu
gelirlerin beyanı konusunda kolaylık sağlayacaktır.
Bilgisayarda sanat
olmaz mı?
İdare, bugüne kadar
verdiği özelgelerde bilgisayar programları ile üretilen fotoğraf, video veya
tasarıma dayalı diğer yapıtları sanat eseri olarak görmediğini ve dolayısıyla
bunların satışından elde edilecek kazançların ticari kazanç olarak vergilenmesi
gerektiğini belirtti. Bu çıkarımın temelinde ticari faaliyetin tanımı yatıyor.
Ticari faaliyet devamlı şekilde ve bir organizasyon çerçevesinde yürütülen ve
bireysel emek ve birikimden ziyade bir sermaye yatırımına dayanan faaliyetler
olarak tanımlanabilir.İdare, bugüne kadar verdiği özelgelerde bilgisayar
programları ile üretilen fotoğraf, video veya tasarıma dayalı diğer yapıtları
sanat eseri olarak görmediğini ve dolayısıyla bunların satışından elde edilecek
kazançların ticari kazanç olarak vergilenmesi gerektiğini belirtti. Bu
çıkarımın temelinde ticari faaliyetin tanımı yatıyor. Ticari faaliyet devamlı
şekilde ve bir organizasyon çerçevesinde yürütülen ve bireysel emek ve
birikimden ziyade bir sermaye yatırımına dayanan faaliyetler olarak
tanımlanabilir.
Bilgisayar ortamınBilgisayar ortamında üretilen
yapıtların ticari faaliyet olarak görülmesinin nedeni aslında bilgisayarın ve
söz konusu bilgisayar programının sermaye yatırımı olarak görülmesi. Böyle bir
kriter olmasaydı şahsen bu tür faaliyetleri Gelir Vergisi Kanunu Madde 18
kapsamında serbest meslek kazancı, bir diğer ifade ile telif geliri olarak
görmenin uygun olduğunu düşünürdüm.da üretilen yapıtların ticari faaliyet
olarak görülmesinin nedeni aslında bilgisayarın ve söz konusu bilgisayar
programının sermaye yatırımı olarak görülmesi. Böyle bir kriter olmasaydı
şahsen bu tür faaliyetleri Gelir Vergisi Kanunu Madde 18 kapsamında serbest
meslek kazancı, bir diğer ifade ile telif geliri olarak görmenin uygun olduğunu
düşünürdüm.
Günümüzde artık her bireyin ihtiyacı haline gelmiş
bilgisayarın ve her şeyin dijitalleştiği bir dünyada sanatın, yaratıcılık
içeren ve telif kapsamına giren yapıtların dijital ortamda üretilmesine imkan
veren programların sermaye yatırımı olarak görülmesi düşüncesinin
değişmesi gerektiğine inanıyorum. Milyon dolarlık süper bilgisayarları ve
bilgisayar programlarını istisna tutarsak, belli bir parasal sınırın altında
kalan bilgisayarları ve programları sermaye yatırımı olarak görmekten
vazgeçmeliyiz.
Bir fotoğrafçının çektiği dijital fotoğrafı bilgisayar
ortamında zenginleştirmesi, bir grafikerin yaptığı tasarımları sergileyerek
satması, bir karikatüristin çizimlerini bilgisayar ekranında yapmasının bir
şairin şiirlerini word programında yazmasından ya da bir müzisyenin bestesini
bilgisayar programı yardımı ile yapmasından farklı olmadığını düşünüyorum.
Freelance gelirleri
Nasıl ki ürünler artık internet ortamında alınıp
satılabiliyorsa, hizmetler de artık internet sitelerinde ihtiyaç duyanlara
ulaştırılabiliyor. Bu anlamda hizmete ihtiyacı olanla hizmet sağlayanları
buluşturan bazı siteler mevcut. Bu tür platformlarda hizmet sağlayan kişilere
freelance deniyor, serbest çalışan konu uzmanları olarak tanımlayabiliriz. Bu
kişiler tasarım, danışmanlık, çeviri vb. hizmetler sağlıyor genellikle.
Ödemelerini çoğunlukla bu sitelerin yöneticisi olan şirketlerden alıyorlar.
Fakat sorun şu ki, vergi kanunlarımıza göre bu kişiler
serbest meslek kazancı elde ediyor. Bu nedenle defter tutma, makbuz düzenleme,
aylık ve diğer beyannameleri verme yükümlülükleri var. Aynı şeyleri tekrar
etmemek adına, daha önce de belirttiğim gibi bu türden bir platform aracılığı
ile kazanç elde eden kişilerin vergi beyanlarının kolaylaştırılması gerekir.
Youtube gelirleri için yaptığım yorumlar bu anlamda da geçerli.
Dijital platformlarda eğitim veren kişileri de bu
kapsama dahil etmek gerekir.
Ayrıca, bu konuyu pandemi ile daha da yaygınlaşan
evden çalışma durumu ile birlikte değerlendirmek gerekir. Tamamen uzaktan
çalışabildiğiniz varsayımı altında büyük ihtimalle tatil yapmayı tercih
ettiğiniz bir yerde çalışmak istersiniz. İhtiyacınız olan şeyler bilgisayar,
internet ve telefon. Bunlar olduğu durumda her yerde çalışabilirsiniz.
Başlıca gelir kaynağı
turizm olan ülkeleri düşünelim. Böyle bir ülkenin kalıcı turizm geliri sağlamak
adına uzaktan çalışmaya uygun bir ortam oluşturup düşük vergiler uygulayarak bu
şekilde çalışan insanları ülkelerine çekmek isteyeceklerine inanıyorum. Bu konu
vatandaşlık ve ikamet izni kriterleri bakımından yeni değerlendirmelere ve
rekabete konu olacaktır. Bunun farkında olarak dijital platformlardan elde
edilen kazançların vergilendirilmesini ele almak gerekiyor. Aksi takdirde,
beyinlerin ve vergi gelirlerinin göç etmesi günümüz şartlarında çok da zor
değil.
Ayrıca, pek çok şirketin uzaktan çalışmayı kalıcı hale
getirdiği bir dönemde, bunun sadece serbest meslek erbabını değil, ücretli
çalışanları da ilgilendiren bir konu olduğunu not düşelim.
Dijital ürün satışları
Günümüzde yatırımlar artık sadece döviz, borsa ve
gayrimenkul alanında değil, aynı zamanda dijital alanlarda da yapılıyor.
Örneğin bir sosyal medya hesabı, internet sitesi adresi, bazı durumlarda
takipçi hesapları, bilgisayar oyunları, oyun içi kullanım amacıyla alınıp
satılan maden, karakter gibi dijital eşyalar vb.
Bu ürünlerin ticaretini yaparak para kazanmak mümkün.
Örnek vermek gerekirse, bir sosyal medya hesabı belirli bir takipçi sayısına
ulaştığında satılabiliyor, bir domain önceden satın alınıp bir süre sonra daha
yüksek bedelle satılabiliyor, oyun içinde arzı kısıtlı ürünler önceden alınıp
diğer kullanıcılara yüksek fiyattan satılabiliyor, bir oyun içinde bir
hesap belli bir seviyeye getirilip başka bir kişiye para karşılığı
devredilebiliyor.
Bunları bir kez veya çok nadiren yaptığınızda elde
ettiğiniz kazanca arızi kazanç diyoruz ve 2020’de örneğin 40 bin TL’yi
geçmemişse kazancınız vergiye tabi olmuyor. Fakat dijital bir platformda alınıp
satılan ürünler bile olsa tekrar eden bir şekilde kazanç elde ettiğinizde ilk
kuruşunuzdan itibaren vergiye tabi olabiliyorsunuz. Bu türden bir geliri
olanların mutlaka durumlarını bir vergi uzmanı ile değerlendirmesinde fayda
var.
Dijitalleşme ile ortaya çıkan bu tür gelirlerin
vergilendirilmesi için onlarca yıldır değişmemiş vergi kurallarını uygulamak
çok mantıklı değil. Bu yüzden bize dijital ürün tanımı ve bu tanımdan
yola çıkarak yeni vergi kuralları gerekli. Bu tür gelirleri vergilemenin
temelinde de kolaylaştırılmış beyan prensibi esas alınmalı.
Dijital ürün tanımını yaparken bilgisayar oyunları,
dijital fotoğraflar, video ve filmler de bu tanıma dahil edilebilir. Bu
ürünlerin ticaretinde ve bunlara yapılan yatırımlarda belirli kriterlere göre
vergileme kuralları getirilmesi ve bazı özellikli durumlarda vergi istisnaları
ile teşvikler sunulması faydalı olacaktır.
Kripto para kazançları
Yıllardır düzenleme
gelecek diye beklenen bir konu kripto paralar. Çok yazıldı çizildi, detaylara,
ihtimallere girmeyeceğim. Ama ifade etmek istediğim özellikli de bir durum var.
Bugün herhangi bir düzenleme olmadığı durumda, bu tür kazançları devamlı bir
suretle elde ettiğinize ve bu işlemleri belli bir organizasyon çerçevesinde
yürüttüğünüze kanaat getirildiğinde bu kazançların ticari kazanç sayılması
ihtimali var. Düzenleme olmadığı için mevcut kanunlara göre böyle yorumlamak
durumundayız. Fakat böyle bir değerlendirme yaptığımızda kripto para alım
satımlarında fatura düzenlemeniz, %18 KDV hesaplamanız, defter tutmanız, aylık
beyannameleri ve diğer beyannameleri vermeniz gibi yükümlülükler ortaya
çıkıyor. Ortada bir tanım olmadığı için yeni oyunu eski kurallarla düzenlemeye
çalışmanın sonucu bu.
Kripto paraların vergilendirilmesini istediğimiz kadar
mevcut kanun maddelerine uyarlamaya çalışsak da, açıkta mutlaka bir şeyler
kalıyor. Örneğin, değerleme konusu. Bilançosunda kripto para bulunduran bir
şirketin yıl sonu değerlemesinde hangi fiyatı dikkate alacağı sorusunun yanıtı
bulunmuyor kanunlarda. Aynı şekilde miras konusu olan kripto paralarda
değerleme konusu da bir soru işareti, ya da kripto para cinsinden düzenlenmiş
bir sözleşmenin damga vergisinin nasıl hesaplanacağı... Mükelleflerin beyanlarını
zamanında ve doğru bir şekilde yapmasını bekliyorsak bu tür konuların netliğe
kavuşturulması gerekiyor. Aksi takdirde, verginin yasallığı ilkesine
uygun davranmadığınız için vergi talep etme hakkınız da olmaz.
Her gün dijital platformlarda belki onlarca, hatta
yüzlerce işlem yapan ve bu işlemlerden para kazanan veya kaybeden insanların
fatura, KDV, yasal defterler gibi yükümlülükleri yerine getirmesini beklemek
gerçekçi değil.
Kripto paralar için geçmişte yazdığım bir yazıda
“dijital kıymet” tanımının yapılmasını önermiştim. Aynı yazıda belirttiğim
önerileri bugün de tekrarlıyorum; yeni bir gelir türü, yeni tanımlar, yeni
kurallar…
Dünyanın ciddi bir
değişim sürecinde olduğunu kabullenerek yeni oyunları yeni kurallarla oynamak
gerektiğini bilmeliyiz. Bu faaliyetleri çeşitli ödevlerle zorlaştırmak
yasaklamaktan çok farklı değil, yasaklamak ise yeni oyunların dışında kalmak
demek. Dijital ekonomide yapılacak ciddi bir reform bu alanda öncü bir adım
olacaktır. Bu da bizi oyun kurucu yapar.
Yorumlar
Yorum Gönder